Class of 2024 Ne Demek?
“Class of 2024” diyince aklınıza ne geliyor? Bir grup genç, umut dolu, gelecek için heyecanlı ve hayatlarının belki de en heyecan verici yıllarını yaşayan bir topluluk mu? Yoksa, bir anlamda sistemin en son halkası, piyasaya en taze şekilde sürülen, üzerinde “yeni model” etiketi olan bireyler mi? 2024, bu mezuniyet yılı bizim için ne ifade ediyor? Gelin, bunu tartışalım. Kimseyi kırmadan ama aynı zamanda hiç gizlemeden!
Class of 2024’in Güçlü Yanları
Evet, biliyorum. Hepimiz “Class of 2024” tabirine karşı bir sempati besleyebiliriz. Bu, kimseyi dışlamadan, geleceğe umutla bakan bir grup olarak düşünülebilir. Bu sınıf, sadece okullarını bitiren insanlar değil, aynı zamanda toplumsal, dijital ve kültürel açıdan değişim geçiren bir jenerasyonu temsil ediyor. Pandemi, dijitalleşme, sosyal medya, çevre felaketleri… Bütün bu etkenler, 2024 mezunları üzerinde izler bıraktı.
Birincisi, bu gençler çok daha bilinçli. Evet, sürekli telefonlarıyla takılmak ve TikTok’ta dans etmek gibi eğlenceli yönleri var, ama bir yandan da çevre sorunlarına, toplumsal cinsiyet eşitliğine, eğitimde fırsat eşitliğine dair daha fazla ses çıkarıyorlar. Gerçekten bu konuda, önceki nesillere göre daha cesurlar. Çevremizdeki değişimlere kayıtsız kalmıyorlar, bu da onları toplumsal adalet açısından önemli bir aktör yapıyor.
İkinci olarak, dijital dünyanın içinde büyüdüler. Evet, her şeyin hemen tüketildiği, bilgilerin anında yayılabildiği bir dünyada yaşıyorlar, ama aynı zamanda internetin ve dijital platformların sunduğu fırsatlardan da faydalanabiliyorlar. Kariyerlerini inşa etme, kendilerini ifade etme, yeteneklerini gösterebilme konusunda çok daha fazla olanakları var. Bunu olumlu bir yön olarak değerlendirebiliriz.
Class of 2024’in Zayıf Yanları
Evet, her zaman olumlu yanlar konuşulmaz. Bir “Class of 2024” mezunları gerçeği var ki, bu nesil fazlasıyla “sistemin” bir ürünü. Toplumda kendi değerlerine göre şekillenen, çoğu zaman “başarı”yı tek tip bir şekilde tanımlayan, bir başka deyişle “herkes aynı yolda ilerlemeli” anlayışına sıkı sıkıya bağlı bir nesil. Bu, sınıfın zayıf yönlerinden biri. Özellikle ailelerinden ve çevrelerinden gelen baskılar, daha küçük yaşlardan itibaren belirli bir başarıya ulaşmak için sürekli bir yarış içinde olmaları gerektiği telkinleri… Bu durum, aslında onların bireysel yeteneklerini ve potansiyellerini keşfetmelerine engel olabiliyor.
Bir diğer zayıf yön, dijital dünyada çok fazla vakit geçirmeleri ve bunun da sosyal becerilerini etkileyebilmesi. Fiziksel etkileşimi, yüz yüze sohbeti, bir ortamda olmayı çok daha yüzeysel bir şekilde algılayabiliyorlar. Kısa videolarla duygusal paylaşımlar yapmak, gerçek hayatta derinlemesine bir iletişim kurmanın yerini tutmuyor maalesef.
Ve son olarak, hızlı değişen dünyada, 2024 mezunları için stabilite bir hayal olabilir. Sürekli değişen iş piyasası, belirsiz gelecekler, yalnızca birkaç yıl öncesine kadar “geleceği parlak” görülen sektörlerin çökmesi, bütün bunlar gençlerin önünde büyük engeller oluşturuyor. Sadece bir üniversite diploması, artık bir garanti değil. Sanki “ne yapacağını bilmeden geleneksel yolu izleyen” bir nesil gibi bir görüntü var.
Neler Öğrenebiliriz?
Class of 2024’e baktığınızda, üzerinde düşünmeniz gereken birkaç soru var. Bu jenerasyon, gerçekten kendine ait bir kimlik geliştirebilecek mi? Yoksa sadece sistemin sunduğu “başarı” şablonunu takip etmekle yetinecekler mi? Gerçekten birbirinden farklı düşüncelere, farklı hayallere sahip olan bireyler mi olacaklar yoksa “gençlik” denilen dönemi bir pazarlama aracına dönüştüren ve tek tip düşünmeye meyilli bir topluluk mu?
Birçok insan, 2024 mezunlarının çok daha cesur, farkındalıklı ve “bireysel” bir yaşam sürmesini bekliyor. Ama bu, dijital dünyanın sunduğu kolaylıklara ve sistemin sunduğu fırsatlara rağmen gerçekten mümkün olacak mı? Belki de sosyal medya üzerinden daha fazla ses çıkartan bir grup, gerçek dünyada kendilerini ifade etmekte zorlanacak.
Class of 2024 ve Bir Gelecek Sorgulaması
Sonuçta, “Class of 2024” sadece bir nesil değil, sistemin kendisini eleştiren bir bakış açısının simgesi olabilir. Gençler ne kadar farklı, ne kadar zengin düşüncelerle dolu olursa olsun, sistem her zaman onları biçimlendirmek için kendi yollarını sunacak. İyi mi? Kötü mü? Belki de her ikisi de.
Şimdi size soruyorum: 2024 mezunları sadece bir diplomadan mı ibaret olacak, yoksa bu gençler kendilerini ifade etmek, toplumu değiştirmek için gerekli gücü ve potansiyeli bulabilecek mi? Bu sınıf, gerçekten kendisini yeni bir yol açmaya, toplumu dönüştürmeye aday olacak mı, yoksa daha fazla başarı, daha fazla ödül peşinde koşacak mı?